Devlet Sivil Toplum İlişkisiDemokratikleşme Perspektifinden

Açıklama

Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Sivil Toplum Sosyal Bilimler literatürünü ideal bir toplumsal ve politik örgütlenmenin anahtar kavramı olarak meşgul etmeye başlamıştır. Kavramın devletten bağımsız bir özel alanlar özdeleştirilmesi ve gönüllülük ilkesine dayandırılması; sadece devletten bağımsız ve hükümet etmekle ilgili olmayan (non - governmental) bir yapılaşmaya değil, aynı zamanda demokratikleşmenin toplumsal öngereklerine de işaret etmektedir. Bu bağlamda, Sivil Toplum kavramıyla sosyal bilimciler demokrasiyle uyuşumlu ideal bir toplumsal örgütlenmeyi resmetmeye girişerek sivil toplumun demokrasinin kalbi olduğuna da vurgu yapmışlardır. Dolayısıyla demokrasiyle ilgili her tartışma sivil toplumu aydınlatmayı; sivil topluma ilişkin her aydınlatma da demokrasinin ne şekilde demokratikleşmesi gerektiğini gündeme sokmuştur.

Bu tür tartışmalar özellikle 1980'den sonra politik rejimin normalleşmesine paralel olarak Türkiye'de başlamış, hatta o kadar yoğunlaşmıştır ki, akademik çevrelerin dışına taşmış ve ne yazık ki kavram büyülü, ama aynı zamanda buğulu hale getirilmiştir.
(Önsöz'den)
%15
11,11TL
9,44TL
Kazancınız : 1,67TL

Satışta değil

Kitap Ayrıntıları

Stok Kodu
:
9789753166997
Boyut
:
135-210
Sayfa Sayısı
:
448
Basım Yeri
:
İstanbul
Baskı
:
1
Basım Tarihi
:
2001-01
Kapak Türü
:
Karton
Kağıt Türü
:
2.Hamur
Dili
:
Türkçe
9789753166997
209213
Devlet Sivil Toplum İlişkisi
Devlet Sivil Toplum İlişkisi Demokratikleşme Perspektifinden
9.44
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Sivil Toplum Sosyal Bilimler literatürünü ideal bir toplumsal ve politik örgütlenmenin anahtar kavramı olarak meşgul etmeye başlamıştır. Kavramın devletten bağımsız bir özel alanlar özdeleştirilmesi ve gönüllülük ilkesine dayandırılması; sadece devletten bağımsız ve hükümet etmekle ilgili olmayan (non - governmental) bir yapılaşmaya değil, aynı zamanda demokratikleşmenin toplumsal öngereklerine de işaret etmektedir. Bu bağlamda, Sivil Toplum kavramıyla sosyal bilimciler demokrasiyle uyuşumlu ideal bir toplumsal örgütlenmeyi resmetmeye girişerek sivil toplumun demokrasinin kalbi olduğuna da vurgu yapmışlardır. Dolayısıyla demokrasiyle ilgili her tartışma sivil toplumu aydınlatmayı; sivil topluma ilişkin her aydınlatma da demokrasinin ne şekilde demokratikleşmesi gerektiğini gündeme sokmuştur.

Bu tür tartışmalar özellikle 1980'den sonra politik rejimin normalleşmesine paralel olarak Türkiye'de başlamış, hatta o kadar yoğunlaşmıştır ki, akademik çevrelerin dışına taşmış ve ne yazık ki kavram büyülü, ama aynı zamanda buğulu hale getirilmiştir.
(Önsöz'den)
Kapat