Konuşmak Sanattır

Açıklama

Bizim radyo ve televizyon spikerlerimiz çok az kelimelerle, çok büyük meseleleri ortaya koymaya çalışıyorlar ve bunda başarılı olduklarını sanıyorlar. Mesel⠓yoğun” kelimesi Türkçe kelimedir. “Yoğun” kelimesinin kullanıldığı yerler vardır. Suyun yoğunluğu, civanın yoğunluğu veya yoğun bakım deriz. Ama biz yoğunluğu 40 ayrı mânâda kullanmayız ki. Bir arkadaşımıza “İşlerin nasıl?” diyorduk. O bize, “Vallahi işlerim çok” diye cevap veriyordu. Şimdi, “İşlerim yoğun” diyor. “Çok” kelimesinin yerini “yoğun” kelimesi aldı. Eskiden bir başbakanımız, bir siyasimiz bir meydanda veya bir kürsüde “sürekli” alkışlarla konuşmasına devam ederdi. Şimdi yoğun alkışlarla konuşuyor. Eskiden “bardaktan boşalırcasına” yağmur yağardı, şimdi yoğun yağmurlar yağıyor. Eskiden trafik sıkışıklığından dert yanardık şimdi trafik yoğunluğu şaşırtıyor. Eskiden “anlatılmaz bir gayretle çalışılırdı.” Meselâ emniyet kuvvetlerimiz veya kurtarma ekiplerimiz gayretle çalışırlardı, şimdi yoğun bir gayretle çalıştıklarını söylüyoruz. Eskiden bu konuda “ciddi tedbirler” alırdık, şimdi yoğun tedbirler alıyoruz. 15 ayrı mânâyı biz bir tek “yoğun” kelimesiyle ifade ediyoruz. Bu dilin zenginleşmesi değil, fakirleşmesidir. Bu dilimizin kısırlaştığını gösteriyor.
%25
5,09TL
3,82TL
Kazancınız : 1,27TL

Satışta değil

Kitap Ayrıntıları

Stok Kodu
:
9799758499716
Boyut
:
135-190-0
Sayfa Sayısı
:
123
Basım Yeri
:
İstanbul
Baskı
:
1
Basım Tarihi
:
2002-02-01
Kapak Türü
:
Karton
Kağıt Türü
:
2.Hamur
Dili
:
Türkçe
9799758499716
244241
Konuşmak Sanattır
Konuşmak Sanattır
3.82
Bizim radyo ve televizyon spikerlerimiz çok az kelimelerle, çok büyük meseleleri ortaya koymaya çalışıyorlar ve bunda başarılı olduklarını sanıyorlar. Mesel⠓yoğun” kelimesi Türkçe kelimedir. “Yoğun” kelimesinin kullanıldığı yerler vardır. Suyun yoğunluğu, civanın yoğunluğu veya yoğun bakım deriz. Ama biz yoğunluğu 40 ayrı mânâda kullanmayız ki. Bir arkadaşımıza “İşlerin nasıl?” diyorduk. O bize, “Vallahi işlerim çok” diye cevap veriyordu. Şimdi, “İşlerim yoğun” diyor. “Çok” kelimesinin yerini “yoğun” kelimesi aldı. Eskiden bir başbakanımız, bir siyasimiz bir meydanda veya bir kürsüde “sürekli” alkışlarla konuşmasına devam ederdi. Şimdi yoğun alkışlarla konuşuyor. Eskiden “bardaktan boşalırcasına” yağmur yağardı, şimdi yoğun yağmurlar yağıyor. Eskiden trafik sıkışıklığından dert yanardık şimdi trafik yoğunluğu şaşırtıyor. Eskiden “anlatılmaz bir gayretle çalışılırdı.” Meselâ emniyet kuvvetlerimiz veya kurtarma ekiplerimiz gayretle çalışırlardı, şimdi yoğun bir gayretle çalıştıklarını söylüyoruz. Eskiden bu konuda “ciddi tedbirler” alırdık, şimdi yoğun tedbirler alıyoruz. 15 ayrı mânâyı biz bir tek “yoğun” kelimesiyle ifade ediyoruz. Bu dilin zenginleşmesi değil, fakirleşmesidir. Bu dilimizin kısırlaştığını gösteriyor.
Kapat